Toprakları özel kılan bazı nitelikler olduğu gibi o topraklarda yaşayan insanları da özel kılan bazı hasletler var.
Anadolu toprağının özelliği ‘bereket’ iken insanlarını farklı kılansa ‘hüzün’leri olmuş.
Birinin müspet iken diğerinin menfi olması ilk bakışta ilginç. Burada ki temas edilen iki özelliğin birbirini desteklediğini, birinin diğerinin varlık sebebi olduğunu görünüyor. Yani Bereket hüznü getiriyor.
Bereketli toprak değerlidir. Değerli olan toprak düşte, düşte olan toprak hedefte, hedefteki toprak hüzündedir. Tarih bizlere gösteriyor ki, milletler hayatlarını idame ettirebilmek için verimli topraklar ararlar ve bulduğuna inandığı o toprak için gözünü kırpmadan her türlü fedakârlığı yapar.
Bu coğrafyayı arzulayan birçok toplum büyük bedeller ödemiştir. Anadolu’nun ikramı hüzündür.
Bin yıllardır Anadolu’yu vatanı edinen her millet acı ile tanışmıştır. Anadolu’nun son misafirleri olan bizlerse hüzün ile hemhal olmuş durumdayız.
Hüzün ki en çok yakışandır bize
Belki de en çok anladığımız.
Demiş Hilmi Yavuz. Derde, kedere alışmış ve bundan keyif alır bir haldeyiz. Mutluluktan ağlayan kişiler olmuşuz. Edebiyatımız bu hüzün üzerine yazılmış. Müziğimiz bu acılar üzerine seslenmiş. En güzel türkülerimiz aslında en acı olanlar. Bizim için, acı çekiyorsan âşıksındır. Çektiğin çile kadarsındır. En büyüğümüz en hüzünlümüzdür.
Her şeyin bir bedeli varmış. Bu topraklara sahip olmanın bedeli de hüzünmüş.
Bir Cevap Yazın