Fed başkanı Bernanke’nin 22 Mayıs’ta tahvil alımlarını azaltacağı yönündeki konuşması Türkiye ekonomisini gidişatın dışında tamamen olumsuz bir boyuta soktu.
Fitch’in ardından Moody’s tarafından da ülke notumuzun yatırım yapılabilir seviyeye yükseltilmesi piyasalara beklenen katkıyı yapamadı. Hatta 4,5’lara düşen faiz, tarihi rekorlar kıran Borsa ve piyasalardaki olumlu atmosfer bir anda unutuldu. ‘Gezi’ olaylarının ve Suriye krizinin etkisi yadsınamaz lakin asıl tüm bu olumsuz havaya Bernanke’nin açıklaması sebep oldu.
ABD’den Eylül ayında beklenenin tersine tahvil alımlarının devamı kararı geldi. Bu piyasalardaki güven ortamını tam sağlamasa da ülke olarak bu kısmi iyi havayı doğru kullanmalıyız. Finansal piyasalar eskisi kadar olumlu olmayacaktır ama artan kredi notumuzun avantajını yatırımcılara hissettirerek gelişmekte olan ülkelere nazaran pozitif bir ayrışma gösterebiliriz.
Sıcak paranın kalıcı olmadığını ve reel fayda sağlamadığı düşününler var ama olmaması ‘reel’ manada bir zarara soktuğu kuşkusuz. Parasal genişlemenin ilelebet devam etmeyeceğini zaten fark ettik. Ekonomide yapısal reformları daha da ciddi manada hayata sokmamız artık elzem. Konjonktürel ve anlık satışlar(özelleştirmeler) ile elde edilen kaynaklar uzun vadeli ama daha güçlü dönüş sağlayacak alanlara akacaktır.
Reel ve kalıcı büyüme sağlamamız bu farkındalığa göre hareket etmemizden geçiyor.
Bir Cevap Yazın