Marksist ekonomik model, emeğin oluşturduğu değerin sadece sermaye sahiplerine kâr olarak geri dönmesini eleştirir. Değeri emek oluşturduğu için mülkiyetin de emeğe ait olması gerektiğini savunur. Bu yüzden özel mülkiyet hakkını kaldırarak sermayenin çalışanlar üzerindeki baskısını sonlandırmak istemiştir. Halbuki özel mülkiyet ve servet birikiminin olmadığı yerde girişimcilik potansiyeli de olmaz. Girişimciler yeni yatırımlar yapamayacağı için çalışanlara... Continue Reading →
Tüketim Ekonomisinden Çıkış
Kapitalist ekonomik modelde, piyasadaki tüm aktörlerin kendi faydalarını düşündüğü ve buna uygun şekilde davrandığı kabul edilir. Herkes kendi çıkarına uygun davrandığı için toplumun genelinde faydanın ve refahın en üst düzeyde olacağı kabul edilir. Örneğin bir sanayici satamayacağı bir şeyi üretmez, bir tüccar da kar edemeyeceği bir şeyi vitrinine koymaz, bir tüketici ise fayda sağlayamayacağı bir... Continue Reading →
Faiz Kavramı ve İslam’ın Faize Bakışı
Faizin tanımı tarihsel süreç içerisinde toplumların ve kurumların bakış açısına göre farklılıklar göstermektedir. Bu yüzden faizin tanımı için birçok kurum ve kişinin ona atfettiği manaları incelememiz gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası faizin tanımını "Üretim faktörlerinden sermayenin elde ettiği getiridir". Diğer bir ifade ile "paranın kullanım bedelidir" şeklinde yapmıştır. Türk Dil Kurumu faizin tanımını ise “İşletmek... Continue Reading →
İslami Bankacılık
İslami Bankacılığın tanımı çok geniş perspektiflere göre yapılabilir. Genel hatları ile bir tanım yapmak ve özetlemek gerekirse İslami Bankacılık; Tüm ekonomik işlevlerini şeriat hükümlerine uygun olacak şekilde gerçekleştiren, İslam'ın net olarak haram kıldığı ve konvansiyonel bankacılık sisteminin temeli olan faizi hiçbir suretle işlemlerinde bulundurmayan, tüm para hareketlerini mal veya hizmete bağlayan ve bu ticaretten elde... Continue Reading →