Faiz Kavramı ve İslam’ın Faize Bakışı

Faizin tanımı tarihsel süreç içerisinde toplumların ve kurumların bakış açısına göre farklılıklar göstermektedir. Bu yüzden faizin tanımı için birçok kurum ve kişinin ona atfettiği manaları incelememiz gerekmektedir.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası faizin tanımını “Üretim faktörlerinden sermayenin elde ettiği getiridir. Diğer bir ifade ile “paranın kullanım bedelidir” şeklinde yapmıştır. Türk Dil Kurumu faizin tanımını ise “İşletmek için bir yere ödünç verilen paraya karşılık alınan kâr, getiri, ürem, nema.” olarak tanımlamıştır. Kapitalist ekonomide “artık değerin değişikliğe uğramış biçimi olarak paranın fiyatı, kiralanan paranın kira bedeli.” şeklinde yapmaktadır.

Piyasa açısından bakarsak faizi, tasarruf sahibinin, tasarrufunu, ihtiyacı olana belirli süre için kullandırmasının karşılığı olarak aldığı bedel olarak tanımlayabiliriz. Ekonomi bilimi açısından faiz iki farklı biçimde tanımlanır: İlk olarak bir borç anlaşmasının satışı sonrasında elde edilen getiri miktarı, ikinci olarak üretim amaçlı olarak kullanılan sermayenin getiri oranıdır.

Kar ve Faiz kavramları tarih boyunca karıştırılmıştır. Genel manada malın vadeli satımından doğan kazanca ‘kar’ ve paranın vadeli satımından oluşan kazanca ‘faiz’ denilmektedir. Karın Arapça karşılığı ‘ribh’ iken faizin karşılığı ise ‘riba’ dır. İngilizcede kar ‘profit’ olarak faiz ise ‘usury’ ve ‘interest’ şeklinde adlandırılmıştır.

Riba, Arapçada fazlalık, artış ve yükseklik gibi anlamları da karşılamaktadır.  Bu yüzden riba ile faiz kavramlarının birbirinin aynısı olmadığı, her faizin riba olarak görülemeyeceği ile ilgili görüşler de vardır. İngilizcede ‘usury’ ve ‘interest’bu şekilde farklılaşmıştır. Usury, tefecilik manasında, yüksek oranda faiz olarak kullanılırken, interest hoş görülebilecek oranda piyasa faizi manasında kullanılmıştır.

İslami bakış açısı ile ise faizi en genel haliyle şu şekilde tanımlayabiliriz.Faiz; ödünç işlemlerinde, mal veya para alış-verişlerinde ortaya çıkan, karşılığı bulunmadığı veya eşitsiz paylaşıldığı için iki taraftan birini zarar sokan, gerçekleşmiş veya gerçekleşme potansiyeli bulunan fazlalık veya karşılıksız değer aktarımıdır’

Belirttiğimiz gibi faizi farklı toplumlar ve kurumlar değişik yönlerini ele almışlardır örneğin din adamları ilahi yasakların olmasından dolayı konuyu irdelemiş, filozoflar daha çok toplumsal etkilerini gözeterek konuyu ele almışlardır. İktisatçılar ise daha çok faizin iktisadi olarak etkilerini gözeterek faizi tanımlamışlardır

Faiz çeşitlerini iki ana başlık altında incelememiz mümkündür. Birinci başlığımız konvansiyonel sistem içerisinde kalarak faizi ve faiz çeşitlerini anlatan ‘Modern İktisada Göre Faiz Çeşitleri’ iken ikinci başlığımız ise ‘İslam’a Göre Faiz Çeşitleri’ dir.

1- Modern İktisada Göre Faiz Hesaplamaları ve Faiz Çeşitleri

Modern iktisadi sistemde hesaplanma ve kullanılma şekline göre birçok faiz çeşidi vardır. Hesaplanma ve kullanılma şekline göre faiz türleri haline gelen bu modeller günümüz bankacılık sisteminin nasıl işlediğine dair fikir sahibi olmamız açısından önem teşkil etmektedir.

Basit Faiz: Faiz denilince akla gelen ilk faiz türüdür. Vade sonunda anaparayla birlikte ödenmesi taahhüt eden faiz oranıdır.

Basit Faiz = Anapara x Faiz Oranı x Süre

Birleşik Faiz: Basit bir faiz oranının her dönem itibariyle anapara ve faizin toplamı üzerine aynı faiz şartlarıyla uygulanmasıyla oluşan faiz tutarına bileşik faiz denir. Finansal sistemde genel olarak birleşik faiz kullanıldığı halde bunu kurumlar dillendirmezler. Birleşik faiz sistemi anapara karşısında faizin daha çok güçlenmesi ve anaparayı bir müddet sonra geçmesine sebep olur. Bu tür hesaplama faiz üzerinden faiz kazanımına sebep olmaktadır.

Bileşik Faiz = Anapara x (Dönem Faizi)^Dönem Sayısı 

Nominal Faiz: Kurumların ilan ettikleri oranlar nominal faiz oranlarıdır. Nominal faiz satın alma gücünü göstermez sadece oranı belirtir. Nominal faiz oranı; görünürdeki faiz demektir.

Reel Faiz: Nominal faizden enflasyon etkisinin çıkarılması ile ortaya çıkan faizdir. Reel faiz satın alma gücünü gösterir. Enflasyonun olmadığı yada az olduğu durumlarda nominal faiz ile reel faiz orasında fark azalır.

Yaygın olarak bilinen Reel Faiz Oranı = Nominal Faiz Oranı-Enflasyon oranı hesaplaması doğru değildir.

Reel faiz = (1 + Nominal Faiz) / (1 + Beklenen Enflasyon) -1 formülü ile hesaplanır.

İskonto Faizi: Gelecekte elimize geçecek olan belli bir miktar paranın bugün kullanılması halinde değerini hesaplayan faiz oranıdır. Faktoring şirketleri genel olarak bu faizi kullanmaktadır.

2- İslam’a Göre Faiz Çeşitleri

Borç faizi; ödünç, alım-satım veya başka her hangi bir sebepten zimmete geçen belli bir miktar borca karşılık ödenecek mal veya parada vade sebebiyle alacaklı adına şart kılınan fazlalık veya menfaattir.

İslamiyet’te borç faizinin yasaklanma sebebi şu şekilde tanımlanabilir. Borç faizi, kredi kullanılan işin kâr edip etmeyeceği, edecekse bile bu kârın ne miktarda olacağı önceden bilinememesine rağmen, faiz oranının baştan belirlenmesi sebebiyle, bu kredi kullanımından doğan sonuçların taraflar arasında dengeli bir şekilde paylaştırma imkânının ortadan kalkması; neticede, ister borçlu ister borç veren olsun, taraflardan birinin mutlaka zarara uğraması ve bu zararın hiçbir şekilde önlenmesinin mümkün olmaması sebebiyle haram kılınmıştır.

Gecikme Faizi: Borçlunun, ödeme süresinde borcunu kapatamaması durumunda alacaklı kişinin gecikme hasebiyle anaparaya yaptığı ilave faizdir.

Alış-veriş Faizi: Faize konu olan standart mal veya paraların peşin veya vadeli alım-satımlarında ortaya çıkan faiz yani karşılıksız değer aktarımıdır. Alışveriş faizi de ikiye ayrılır: Fazlalık faizi (ribe’l-fadl) ve veresiye faizi (ribe’n-nesîe).

Fazlalık Faizi: Aynı cinsten para veya malların birbirleriyle peşin mübadelesinde bedellerden birinde bulunan nicel fazlalıktır.

Veresiye (Vade) Faizi: Araya paranın girdiği durumlar hariç, bedellerden birinin veya ikisinin birden vadeli olduğu her mübadelede faiz cereyan eder; cinsler ister aynı ister farklı ve miktarları da ister eşit ister farklı olsun, değişmez. Bu konuda mislî mallar ile kıyemî mallar arasında da fark yoktur. İşte buna da veresiye faizi denir.

Mal-para veya para-mal mübadelesi hariç(mezheplerin görüşü-Nakit paralar karşılığında, nakit cinsinden olmayan tartılır ve ölçülür şeyler peşin olarak alınabileceği gibi, veresiye olarak da alınabilir. Çünkü alış-veriş için buna ihtiyaç vardır) bedellerden birinin veya ikisinin birden vadeli olduğu mübadelelerde cereyan eder; cinsler ister aynı ister farklı ve miktarları da ister eşit ister farklı olsun, fark etmemekte yani faiz ortaya çıkmaktadır. Kışın bir kilo buğdayı yazın vermek üzere bir buçuk kilo ile satın almak ; Yine, x kadar kilo buğday y kadar kilo arpa karşılığında veya tuz karşılığında veresiye olarak satmak ribe’n-nesîedir. Ribe’n-nesîe’nin haram kılınışında Müslümanların imâmları (dört mezheb) arasında ihtilâf yoktur.

Buna göre, miktarları eşit bile olsa buğday karşılığında buğday, buğday karşılığında arpa, belli bir miktar demir karşılığında çimento vadeli satılamaz. Bedellerden sadece birinin vadeli olması faizin gerçekleşmesi için yeterli bir sebeptir.

İslam’ın Faize Bakışı ve Yasaklanma Sebepleri

İslam dininin koyduğu yasaklara Müslümanların şartsız bir şekilde uyması birincil bir vazifedir. Bununla birlikte İslamiyet’in getirdiği tüm yasakların (haramların) toplum düzeni ve sağlığı için olması gereken kurallar olduğuna da inanılır. Bu yüzden faizin İslamiyet’te yasaklanmasının çeşitli sebepleri olduğunu din adamları, iktisatçılar ve günümüzde sosyologlar araştırmıştır.  Genel kabul gören sebepler aşağıdaki gibidir;

  • Faizin olduğu yerde insanların faizsiz borç alıp verme eğilimin olmayacağı ve bunun insanlar arasındaki dayanışmaya engel olacağı,
  • Faizin olduğu ekonomilerde, insanlar riske girip teşebbüste bulunmak yerine emek sarf etmeyeceği bir yatırım olan faize yöneleceği ve bunun sonucunun da atalete sebep olacağı,
  • Faiz sermayenin zenginlerin elinde toplanmasına neden olacağı
  • Faiz miktarı önceden belirlendiği ve vade sonunda oluşacak fiyatlar önceden tam olarak kestirilemediği için, faizin haksızlığa neden olabileceği savunulmaktadır.
  • Faize yatırılan paralardan dolayı paraların üretime yönlendirilmeyeceği, paranın bir elde toplanacağı ve nakit sıkışıklığına sebep olacağından enflasyonu arttırıcı etkinin olduğu savunulmakta ve bu durum da faizin zararları arasında görülmektedir.

İslamiyet’in faizi yasaklama sebebi olarak bu görüşler üzerinde din adamları hem fikir olmuştur. Tüm bu sebeplerden dolayı Müslümanlar faizin haram ve zararlı olduğunu bilmektedir.

Vade Farkı ile Faizin Kıyası

Vade farkından sağlanan kar ile faiz çok karıştırılan bir husustur. Bu yüzden vade farklı ile faiz arasındaki farkı açıklamakta fayda var.

Günümüz ticaretinde vadeli satış olmazsa olmaz ana bir husustur. Bunun sebebi ihtiyaç sahiplerinin tasarruf eksikliğidir. Tasarruf eksiği olan kişiler bir malın satın almak istediklerinde, bedelini daha sonra ödemek kaydı ile peşin fiyatına belli bir miktar daha eklendikten sonra malı hemen satın almaktadır. Bu fark müşterinin malı hak ettiğinden önce kullanmaya başlamasının karşılığıdır. Daha sonra sahip olacağı bir malı şimdiden kullanmanın bedelidir.

Satıcı açısından ise hem bu değer artışını sağlamasının karşılığı hem vadeli satışla karşılaştığı bazı mahrumiyet, külfet ve rizikoların yanı sıra enflasyon ihtimalinin karşılığı olmaktadır.

Malın vadeli satıştan dolayı elde edilen kar caiz iken, paranın vadeli satışından dolayı elde edilen fark faizdir. Para bir mal değil sadece malların el değiştirilmesinde kullanılan bir mübadele aracıdır.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: