İslami Finans, temeli İslami hüküm ve uygulamalara dayanan, modern sistematiği ise yarım asırlık dönemde inşa edilen, global konvensiyonel finans piyasalara alternatif oluşturma iddiasında bulunan sistematik bir bütündür.
İslami Finans sisteminde işlemlerin İslami kurallar çerçevesinde olması en temel niteliğidir. İslami finans, para yönetimini ilmi bir mesele olarak ele alır ve insan yaşamının her anında yer bulur. Bu ilmi meseleyi akademik çalışmalarla ele alan üniversiteleri, tekafül modeliyle riski paylaştıran kurumları bulunur. Her geçen gün büyüyen bir canlı bir organizmadır. Bu yüzden İslami finansı sadece faizsiz bankacılık modeli değildir. İslami Finans bütünsel bir ekosistemdir.
İslami finansı geleneksel finanstan ayıran bazı unsurlar vardır ve bunlar bu sistemin oluşum sebepleridir. İslami Finans, evrensel kaynakların işbirliği ve ortaklık esasına dayalı olarak kullanılması, risk paylaşım unsuru ile adil gelir dağılımı ve toplumun sosyal refahını sağlamak gibi temel amaçları vardır. Kişilerin ya da belli kurumların finans sistemi değildir. Tüm insanlığa evrensel ve etik normlara uygun ticari ve sosyal hayatı da tesis eder. Bununla birlikte insanların finansal faaliyetlerinde İslami kurallardan çıkmayarak meşru kazanç sağlamasını ve Yaratıcının da rızasını kazandırmayı amaçlar.
İslami finansın temelinde geleneksel finansta olduğu gibi salt ‘değer maksimizasyonu’ yoktur. Bu sistem maddi ve manevi değerleri yükseltmeyi amaçlar. Bu sebepten ötürü dini kuralların yanında evrensel ahlaki değerleri de dikkate alır. Bu dönemde İslamiyet’e tabi olmayanların bile bu sistemi benimsemesi ve tatbik etmesinin çeşitli sebepleri vardır. Öncelikle 1970’lı yıllarda körfez bölgesinde petrol-dolar ilişkinden dolayı oluşan cari fazlayı ülkelerine çekmek isteyenler bu sistemi kurmayı amaçlamıştır. 2008 yılında Batı dünyası, İslami finans sisteminin serbest piyasa yapısında adil fiyatlandırmayı sağlaması, kaynakların israf edilmeden etkin kullandırması, reel ekonomik faaliyetlere dayanması, sermayenin tüm kesimlere dağıtımı, riskin paylaşımı ve gelir ortaklığı gibi sebeplerden dolayı küresel krizinden daha az etkilendiğini görmüştür. Tüm bu sebeplerden dolayı İslami finans sistemi dünyada araştırılan bir sistem olmuştur.
İslami Finansın Hukuksal Çerçevesi
İslam dini insanoğlunun tüm hayatını sarmalayan bir dindir. Dini ritüelleri ve kuralları belirlediği gibi aynı zamanda insanoğlunun sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi gibi hayatındaki tüm ayrıntıları belirler. Bu yüzden İslami finansın dinde hukuki bir dayanağı vardır. İslami finansta kurallar ve sınırlar belirlenirken öncelikle Kur’an-ı Kerim’deki hükümler daha sonra yaşamıyla dini temsil eden Peygamberin Sünnet’idir. Peygamberin irtihalinden ve sünnetin kesilmesinden sonra İslam âlimleri tarafından geliştirilen İcmâ, Kıyas ve İçtihat İslam hukukunun İslami finansın kural ve çerçevesini oluşturan diğer kaynaklarını oluşturmuştur.
İslami Finansta Paraya Bakış ve Paranın Zaman Değeri
İslami finans parayı amaç değil amaca hizmet eden bir araç olarak görmektedir. Bu sistemde para, bir mal değil, alış-verişlerde kullanılan bir mübadele aracı ve ölçü birimidir. İslami finansta tek başına para ticareti olmamaktadır.
Para transferlerinde herhangi bir mal, hizmet veya ortaklığın olması esastır. Salt para transferlerinin olması durumunda ise karı-ı hasen uygulanmaktadır. Yani gerçekleşen transfer sonucunda hiç kimse herhangi bir fazlalık (faiz) elde etmemesi gerekir. Karz-ı hasende borçlu borçlandığı miktarda geri ödeme yapmaktadır.
Geleneksel finans paranın zaman değeri olduğunu iddia eder. Buna karşın İslami finans parayı mal olarak görmediği için ona bir değer atfetmez. Paranın zaman değeri olmadığı savunulur. Paranın zaman değerini sıfır olarak kabul eden İslami finans ticaretteki malın değerini ifade eden paranın peşin fiyatının da vadeli fiyatının da bir olduğunu kabul etmez. Ticarette risk unsuru kesindir ve satıcının alacağını zamana yayması alacağını tahsil edememe riskini güçlendirir. Ayrıca satıcı elindeki malı vadeli satarken iktisadi imkânlarını karşı tarafa aktarmakta ve vade süresince o fonlardan yararlanamamaktadır. Bu durum ticari faaliyetlerini sekteye uğratabilir. Tüm bu durumlar satıcının malını satarken satış şekline göre malın fiyatını belirlemesine sebep olmaktadır. İslami finans bu sebeplerden ötürü peşin satış ile vadeli satış arasındaki fiyat farkını kabul etmektedir. Buradaki kriter vadeli ve peşin satış fiyatının önceden belirlenmiş olmasıdır. Alıcı bir malı alacağı zaman ne kadar sürede ne kadar ödeyeceğini satıcı ile önceden bir akde dönüştürmesi gerekmektedir. Belirlenen günün öncesinde yapacağı ödemelerde indirim talebinin karşılanması satıcının inisiyatifine bırakılmıştır. Bunun sebebi olarak satıcını ticari aksiyonlarını bu planlar dahilinde yaptığını kabul etmesidir.
İslami Finans genel hatları ile paranın zaman değeri olduğunu kabul etmez ama vadeli ve peşin satışlarda oluşabilecek fiyat farkını helal kabul etmektedir.
Bir Cevap Yazın